29 Ağustos 2012 Çarşamba

Özgün A.Ş.'nin genç ve başarılı İnsan Kaynakları Müdürü Elif Değirmenci ile bir İK röportajı


Yağmur İncedal ile beraber, staj yapmakta olduğumuz Özgün A.Ş.’ nin İnsan Kaynakları Müdürü Elif DEĞİRMENCİ ile biraz sohbet ettik. Eminiz; bu sohbet bizim için olduğu kadar sizin için de faydalı olacaktır…
·        

      Öncelikle eğitim hayatınızla ilgili bizi bilgilendirir misiniz?
Liseyi bitirdikten sonra ilk sınava girişimde ODTÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü kazandım. İlk dönem hazırlığı atlayınca ikinci dönem oryantasyon dersleri almaya başladım ve bölümün bana uygun olmadığını gördüm. Çünkü aldığım derslerde beni heyecanlandıran bir şey yoktu ve bu bölümde huzurlu olamayacağımı düşündüm. Karakter yapım gereği huzurlu olmadığım yerde başarılı da olamazdım. Ertesi sene tekrar sınava hazırlandım ve bu kez Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümüne girdim. Burada Psikoloji Bölümünden çift ana dal Sosyoloji Bölümünden ise yan dal yaptım. Öğrencilik dönemimde değişen fikir ve isteklerim doğrultusunda da okul bittikten sonra Ankara Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları alanında yüksek lisans yaptım.
·         İnsan Kaynaklarında çalışma fikri ne zaman ortaya çıktı? Bir felsefe bölümü öğrencisiyken mi yoksa okul bittikten sonra mı? Hayatınızla ilgili böyle radikal bir kararı nasıl aldınız?
2. sınıfta bir arkadaşımın tavsiyesiyle daha kurumsal ve daha aktif olduğu için Hacettepe İşletme Topluluğu’na katıldım. Burada başkan yardımcılığına kadar giderek aktif bir rol aldım. Kariyer günleri düzenlemek ve kongrelere katılmak gibi faaliyetlerimiz oldu. Bu sırada zaten insan kaynaklarına olan ilgim artmaya başlamıştı ama hep dikkatimi çeken bir iş kadınının bana insan kaynaklarında çalışmam gerektiğini söylemesi benim için dönüm noktası oldu. Alanı daha sıkı takip etmeye başladım ve okul bitince de yüksek lisans tercihim İnsan Kaynakları oldu.
·         Önceki iş tecrübelerinizden de biraz bahseder misiniz?
Yüksek lisansa başladıktan sonra insan kaynakları için iş başvuruları yaptım ama tecrübem olmadığı için kabul edilmedim. Benim için zor bir dönemdi. Bir gün Ankara Üniversitesi’nden hocam Recep VARÇIN, beni ve bir arkadaşımı odasına çağırarak yeni kurduğu kariyer merkezinde ona yardımcı olmamızı istedi. Böylece KARMER’de çalışmaya başladım. Merkezin yeni kurulmuş olması nedeniyle mobilya seçimlerinden projelerin yönetimine kadar her alanda çalıştım. Buradaki işim 11 ay kadar sürdü. Okulda uzman kadrosu açılacağını söylediklerinde ise kariyer hedefimi bu yönde belirledim. Çünkü uzman olduğum takdirde insan kaynaklarıyla ilgili istediğimi yapabilirdim.  Ancak rektörlük uzmanlık kadrosu açmadı. Bu sırada ben birkaç şirketle görüşme halindeydim. Şuan çalıştığım Özgün A.Ş.’  den de bu dönemde aradılar ve dışarıda bir görüşmeyle iş teklifinde bulundular. Görüşmede kariyer hedefim de belirlenmiş ve benim için müdürlük yolunun açık olduğu söylenmişti.
·         Şirket içinde sizden daha uzun zamandır orada çalışan ve daha tecrübeli elemanlar olduğu halde neden siz?
Şirket artık daha genç, dinamik ve eğitim seviyesi yüksek insanlarla çalışmak istiyor. O dönemde bu düşüncenin uygulanması için en uygun departman insan kaynaklarıydı. Bir nevi pilot departman oldu diyebiliriz.
·         Yönettiğiniz insanlar arasında sizden yaşça daha büyükler olması sizin için zorluk yaratan bir durum mu?
İşe “iş” olarak baktığınız zaman sorun çıkmıyor. Prensip sahibi olmak önemli. Ben avantaj ve dezavantajlarımı da değerlendirerek kafamda bir çizgi oluşturdum ve dışına çıkmamaya çalıştım. Bu sırada da ailemden de iyi ilişkiler kurmam, İngilizce seviyemi geriletmemem ve mücadeleci olmam konusunda tavsiyeler aldım. Ben müdür konumundayım ve görevimi er geç yerine getirmem gerekiyor. Burada iyi ilişkiler kurmak gerçekten önemli. İnsanlara emretmek yerine rica ederek, işbirliğiyle işlerimizi yapmalıyız. Kuralları belirleyen departman olmamız nedeniyle bu kuralları uygulayan da ilk başta biz olacağız ki diğer çalışanlara da örnek olabilelim. Bir de çalışanların size danışacağı konularda fikir sahibi olmam gerek, aksi halde o çalışanın benim bilgi birikimime güveni kalmayabilir. Bu nedenle de kişinin kendisini sürekli geliştirmesi gereken departmanlardan biridir İnsan Kaynakları.
·         Çalışma arkadaşlarınız için bugün ‘Elif’ iken ertesi gün nasıl ‘Elif Hanım’ oldunuz? Süreç sizde nasıl gelişti?
Ben hiçbir zaman Elif olmadım onlar için, hep Elif Hanım’dım. Çünkü kariyer hedefim önceden belirlenmişti, yakın zaman içinde yükseleceğim herkes tarafından biliniyordu. Yönetim de bana bu şekilde davranıyordu. Süreci çok uzatmamak ve en azından yerimi farklılaştırmak adına kısa süre sonra süpervizör olmam da bu sebeptendir.
·         Ağırlıklı olarak erkek personel bulunan bir şirkette kadın yönetici olmak sizce nasıl bir şey ve bunun da zorlukları ve avantajları neler?
Kadın olmam nedeniyle insanların daha kibar yaklaşmaları bir avantaj ancak bunun yanında çok fazla dezavantajı da var.Çoğu ortamda erkeklere ayak uydurmak çok zor. Otorite sağlamak konusunda sıkıntılarım olabiliyor. Her yere her zaman girip çıkamıyorum, özellikle ortamdaki kadın sayısı azsa ya da benim dışımda herkes erkekse hem orada zorlanıyorum hem de özel hayatıma yansımaları olumlu olmuyor. İnsanların ataerkil ve ideolojik yaklaşımları zaman zaman yapmam gerekenlere ya da yapmak istediklerime engel oluyor.
·         90lar sonrasında canlanan “İnsan Kaynakları” alanıyla ilgili geliştirilmeye müsait bir alan olması nedeniyle fark yaratabileceğiniz durumlar veya çalıştığınız şirkette yarattığınız farklardan bahsedebilir misiniz?
Son dönemde şirketler çalışanların eğitimi ve geliştirilmesi için önemli bütçeler ayırmaya başladı. Bu güzel bir gelişme, ancak bununla beraber yetenekli çalışanların şirketler arasındaki rekabet durumunda elde tutulma zorluğu ortaya çıktı. Çalışanların elde tutulması için çalışan sadakati üzerine çalışmalar yapılmasını önemli buluyorum ve ben de kendi adıma bu konuda fark yaratabileceğimi düşünüyorum.
·         İnsan Kaynakları Müdürünün şirketle ilgili beklenmeyen durumların idaresi konusunda sahip olması gereken yetkinlikler nelerdir?
Sakin, çözüm odaklı olmalı ve şikâyet etmemelidir. Olağanüstü toplantılar düzenlemeli, şirket içindeki iletişimi artırmalı ve ürettiği çözüm doğrultusunda insanları yönlendirmelidir. Bu noktada çalışanların mutsuz ve huzursuz olmaması ve verimlerini düşmemesi için sorunları onlara yansıtmamak da çok önemlidir.
·         Biraz çocuk yetiştirmek gibi anlattınız…
Biraz öyle. Çünkü çalışanların psikolojisi işlerine yansıması nedeniyle önemli. Bu nedenle bence ideal bir İnsan Kaynakları departmanında mevzuata hâkim olunması için bir Çalışma Ekonomisi mezunu, analitik düşünme kabiliyeti ve bazı grafiklerin yorumlanması için bir Endüstri Mühendisi, çalışanların psikolojisi için bir psikoloji mezunu ve insan kaynakları teorisiyle departmanı bütünlemesi amacıyla da bir İşletme mezunu olmalıdır.
·         İşe alınacak personelle ön görüşmeyi siz yapıyorsunuz. Burada dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir? Sizce bir personelin öncelikli tercih olmasında en önemli olan nedir?
Öncelikle şirketin belirlediği bazı kriterler var. Bunları karşılayıp karşılamadığına bakıyoruz. Bunu dışında katıldığı projelere, yaptığı ekip çalışmalarına önem veriyoruz. Benim için önemli olanlardan biri de son çalıştığı ya da staj yaptığı işyerinden aldığımız referanslardır. Referans verdiği isimlerle görüşürken üç olumlu bir olumsuz özelliğini söylemelerini istediğimde belirttikleri olumsuz özellik çoğu şeyi anlatıyor aslında.
·         Bugüne kadar yapmış olduğunuz mülakatlar sırasında unutamadığınız bir anınız var mı?
İlk işe girdiğimde Samsun bölgemizde çalışması için İngilizce bilen bir aday arıyorduk ve İngilizce mülakatlar yaptığımız oluyordu. Kadın adaylardan biri İngilizcesinin çok iyi olduğunu ama eşi dışında tanımadığı kimseyle İngilizce konuşmayacağını söylediğinde şaşırmıştık. Eşinin yabancı olup olmadığını sorduğumuzdaysa bize verdiği “Türk” cevabı unutulmaz mülakatlardan biri haline getirdi kendisini. İngilizcesini geliştirmek isteyen eşine destek amacıyla İngilizce öğrenmiş ve eşi daha sonra başkalarıyla İngilizce konuşmasını yasaklamış.
·         Almış olduğunuz yüksek lisans eğitimi dışında iş tanımınız gereği kendinizi geliştirmeniz gereken alanlar olduğunu düşünüyor musunuz?
İşe alım konusunda kendimi geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. İnsanları daha kısa sürede tanımalı onlar hakkında net yargılara varabilmeliyim. Bununla ilgili çok fazla eğitim almama rağmen zaman ve çok tecrübe gerektiren bir alan olması nedeniyle hala istediğim gibi değilim.
·         İnsan kaynaklarını kariyer hedefi olarak belirlemiş bir öğrencinin kariyer yönetimi nasıl olmalı? Konuya yönelik tavsiyeleriniz nedir?
Kesinlikle işin mutfağını öğrenmeliler. Stajlar, danışmanlık firmaları, İşletme Topluluğu gibi topluluklar bu konuda çok faydalı olabilir. Parasız, sigortasız olabilir ama tecrübeli insanlarla çalışabileceğiniz hiçbir fırsatı kaçırılmamalı, her türlü kongreye gidilmeli çünkü kongreler bilgi açısından önemli faydalar sağlamanın yanı sıra çevre edinilmesi açısından da oldukça önemlidir. Bir de yüksek lisansın katkısı çok fazla olabilir ancak bu dönemi de boş geçirmemek adına ayrıca başka faaliyetlerde de bulunmak gereklidir.

TUBA KAREFİL


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.